6223 Sayılı yetki Kanununun 1
inci maddesinde de bahsedildiği üzere, yeni kamu kurumlarının kurulması ya da kamu
kurum ve kuruluşlarının teşkilat yapılarının yeniden düzenlenmesi amacıyla
çıkarılmış olan Kanun Hükmünde Kararnamelerin amacı Kamu hizmetlerinin düzenli,
süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak olarak
açıklanmakta iken, çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile Devlet
Bakanlıklarının kapatılarak Bakanlık sayısının 15’ ten 21’ e çıkarıldığı
görülmektedir. Devlet Bakanlığına bağlı iken Müsteşarlık ya da Genel Müdürlük
seviyesindeki kurumların Bakanlık haline dönüştürülmesi teşkilat yapılarının
büyümesi, yeni birimlerin kurulması, birçok yeni üst kademe yöneticiliklerinin
oluşturulması ve devletin büyümesi anlamına gelmektedir. Oysaki kamu
hizmetlerinin etkin, verimli ve ekonomik görülmesi amacı bunun tam tersine
olarak aynı kamu hizmetinin daha küçük teşkilat birimleriyle gördürülmesi
anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Devlet Bakanlıklarının kapatılıp yerine Bakanlıkların
kurulmuş olması devletin yapısını, kamu hizmetlerini daha süratli, etkin, verimli
ve ekonomik görülebilmesi amacıyla küçülteceği yerde büyütmüş, hantallığını
artırmıştır. Çıkarılan Kanun Hükmünde kararnameler yetki kanunu ile amaçlanan
kamu hizmetinin daha verimli ve ekonomik gördürülmesi mantığıyla çelişmektedir.
Ayrıca, Avrupa Birliğinin sarsıldığı, zafiyete uğradığı, ve belki de bölünmeye
doğru gittiği bu günlerde söz konusu Kanun Hükmünde Kararnameler ile bir Avrupa
Birliği Bakanlığı kurmak çok ta anlamlı olmamıştır. Kaldı ki böyle bir durum
söz konusu olmasa bile Avrupa Birliği ile olan ilişkileri düzenlemek amacıyla
Genel Müdürlük düzeyinde bir teşkilatlanmanın fazlasıyla yeterli olacağı açık
olup, bu amaçla Bakanlık kurmanın yanlış olduğu ortadadır.
Bunların dışında, 666 sayılı
Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
ile Devlet memurlarının belki de en temel sorunu haline gelen ücret
adaletsizliği ve eşitsizliği sorunu ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Söz
konusu Kararname ile eşit işe eşit ücret ilkesi gereğinden hareket edilerek çok
uzun süredir kamuda aynı unvanda çalıştığı halde farklı ücreti almakta olan
personel arasındaki ücret farklarını gidermeye yönelik düzenlemeler
yapılmıştır. Bu düzenlemeler incelendiğinde temel mantığın her ne görev yaparsa
yapsın aynı unvanı taşıyan personelin aldığı ücretin eşitlenmesi yönündedir. Bu
amaçla kamuda ücret adaletsizliğine ve itirazlara sebep olan çok sayıda ödeme
ile birlikte kadro karşılığı sözleşmeli istihdamı da kısmen kaldırılmış, onun
yerine dengesizlikleri giderecek tek bir ek ödeme ve yine temel olarak iki
ödemeden oluşan Ek Madde 10’ da yer alan yeni bir maaş sistemi belli unvanlar
için öngörülmüştür.
666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile yapılan düzenlemeler hem ücret dengelemesi anlamına gelmekte hem
de belirli unvanlar için de olsa yeni bir maaş ödeme sistemi getirmektedir. Bu
sistem iki ödeme kalemini içermekte olup, hesaplanmasındaki kolaylıkta göz
önünde tutulduğunda belki de yıllardır ihtiyaç duyulan basitleştirilmiş maaş
sisteminin başarılı bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Ek Madde 10’
a göre getirilen bu yeni ödeme sisteminin olumsuz ya da eksik tarafı ise devlet
memurlarının sadece bir kısmına uygulanacak olması sebebiyle halen çalışanların
büyük bir kısmının 657 sayılı Kanunda öngörülen ve çok sayıda kalemden oluşan, hesaplanması
zor ücret sistemiyle maaşlarını almakta oluşlarıdır. Dolayısıyla, söz konusu
Kanun Hükmünde Kararnamenin getirdiği bu yeni ücret sisteminin tüm kamu personelini
kapsayacak şekilde genişletilmesinin Kamu personelinin ihtiyacı olan ücret
reformunun gerçekleştirilmesine katkı sağlayacağı açıktır.
Ayrıca 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin eleştiriye tabi tutulacak önemli bir yönü de unvanlar arasında
getirdiği mutlak eşitlik anlayışıdır. Gerçekten de yukarıda da değindiğimiz
üzere, eşit işe eşit ücret ilkesinden hareketle aynı unvanlara aynı ücreti
vermek her zaman için ücret adaletini de beraberinde getirmez. Çünkü bazen aynı
unvanlarda istihdam edilen personelin yaptığı işler arasında dahi farklılıklar
olabilmektedir. Örneğin genel müdür kadrosunda istihdam edilen kamu personeli
çok farklı alanda ve farklı işlerde çalışmaktadırlar. Bu sebeple, bu Kanun
Hükmünde Kararnamenin “eşit işe eşit ücret” ilkesinden çok “eşit unvana eşit
ücret” ilkesini esas aldığını ve bu durumunda ücret adaletsizliklerini tümden
ortadan kaldırmayacağı gibi yeni adaletsizlikler ortaya çıkarabileceğini söylemek
mümkündür.
Bunlarla
birlikte, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun günümüz anlayışına uygun şekilde yenilenmesi,
eksiklerinin giderilmesi sağlanmıştır. Bu değişikliklerin ve düzenlemelerin
gerek kamu personeli açısından gerekse kamu kurum ve kuruluşları açısından
olumsuz bir durum yaratması söz konusu değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder