11 Ekim 2013 Cuma

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER İLE KAMU YÖNETİMİNDE YAPILAN TEMEL DEĞİŞİKLİKLERİN ELEŞTİRİSİ


6223 Sayılı yetki Kanununun 1 inci maddesinde de bahsedildiği üzere, yeni kamu kurumlarının kurulması ya da kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat yapılarının yeniden düzenlenmesi amacıyla çıkarılmış olan Kanun Hükmünde Kararnamelerin amacı Kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak olarak açıklanmakta iken, çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile Devlet Bakanlıklarının kapatılarak Bakanlık sayısının 15’ ten 21’ e çıkarıldığı görülmektedir. Devlet Bakanlığına bağlı iken Müsteşarlık ya da Genel Müdürlük seviyesindeki kurumların Bakanlık haline dönüştürülmesi teşkilat yapılarının büyümesi, yeni birimlerin kurulması, birçok yeni üst kademe yöneticiliklerinin oluşturulması ve devletin büyümesi anlamına gelmektedir. Oysaki kamu hizmetlerinin etkin, verimli ve ekonomik görülmesi amacı bunun tam tersine olarak aynı kamu hizmetinin daha küçük teşkilat birimleriyle gördürülmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Devlet Bakanlıklarının kapatılıp yerine Bakanlıkların kurulmuş olması devletin yapısını, kamu hizmetlerini daha süratli, etkin, verimli ve ekonomik görülebilmesi amacıyla küçülteceği yerde büyütmüş, hantallığını artırmıştır. Çıkarılan Kanun Hükmünde kararnameler yetki kanunu ile amaçlanan kamu hizmetinin daha verimli ve ekonomik gördürülmesi mantığıyla çelişmektedir. Ayrıca, Avrupa Birliğinin sarsıldığı, zafiyete uğradığı, ve belki de bölünmeye doğru gittiği bu günlerde söz konusu Kanun Hükmünde Kararnameler ile bir Avrupa Birliği Bakanlığı kurmak çok ta anlamlı olmamıştır. Kaldı ki böyle bir durum söz konusu olmasa bile Avrupa Birliği ile olan ilişkileri düzenlemek amacıyla Genel Müdürlük düzeyinde bir teşkilatlanmanın fazlasıyla yeterli olacağı açık olup, bu amaçla Bakanlık kurmanın yanlış olduğu ortadadır.
Bunların dışında, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet memurlarının belki de en temel sorunu haline gelen ücret adaletsizliği ve eşitsizliği sorunu ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Söz konusu Kararname ile eşit işe eşit ücret ilkesi gereğinden hareket edilerek çok uzun süredir kamuda aynı unvanda çalıştığı halde farklı ücreti almakta olan personel arasındaki ücret farklarını gidermeye yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler incelendiğinde temel mantığın her ne görev yaparsa yapsın aynı unvanı taşıyan personelin aldığı ücretin eşitlenmesi yönündedir. Bu amaçla kamuda ücret adaletsizliğine ve itirazlara sebep olan çok sayıda ödeme ile birlikte kadro karşılığı sözleşmeli istihdamı da kısmen kaldırılmış, onun yerine dengesizlikleri giderecek tek bir ek ödeme ve yine temel olarak iki ödemeden oluşan Ek Madde 10’ da yer alan yeni bir maaş sistemi belli unvanlar için öngörülmüştür.
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan düzenlemeler hem ücret dengelemesi anlamına gelmekte hem de belirli unvanlar için de olsa yeni bir maaş ödeme sistemi getirmektedir. Bu sistem iki ödeme kalemini içermekte olup, hesaplanmasındaki kolaylıkta göz önünde tutulduğunda belki de yıllardır ihtiyaç duyulan basitleştirilmiş maaş sisteminin başarılı bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Ek Madde 10’ a göre getirilen bu yeni ödeme sisteminin olumsuz ya da eksik tarafı ise devlet memurlarının sadece bir kısmına uygulanacak olması sebebiyle halen çalışanların büyük bir kısmının 657 sayılı Kanunda öngörülen ve çok sayıda kalemden oluşan, hesaplanması zor ücret sistemiyle maaşlarını almakta oluşlarıdır. Dolayısıyla, söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin getirdiği bu yeni ücret sisteminin tüm kamu personelini kapsayacak şekilde genişletilmesinin Kamu personelinin ihtiyacı olan ücret reformunun gerçekleştirilmesine katkı sağlayacağı açıktır.
Ayrıca 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eleştiriye tabi tutulacak önemli bir yönü de unvanlar arasında getirdiği mutlak eşitlik anlayışıdır. Gerçekten de yukarıda da değindiğimiz üzere, eşit işe eşit ücret ilkesinden hareketle aynı unvanlara aynı ücreti vermek her zaman için ücret adaletini de beraberinde getirmez. Çünkü bazen aynı unvanlarda istihdam edilen personelin yaptığı işler arasında dahi farklılıklar olabilmektedir. Örneğin genel müdür kadrosunda istihdam edilen kamu personeli çok farklı alanda ve farklı işlerde çalışmaktadırlar. Bu sebeple, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin “eşit işe eşit ücret” ilkesinden çok “eşit unvana eşit ücret” ilkesini esas aldığını ve bu durumunda ücret adaletsizliklerini tümden ortadan kaldırmayacağı gibi yeni adaletsizlikler ortaya çıkarabileceğini söylemek mümkündür.
                Bunlarla birlikte, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun günümüz anlayışına uygun şekilde yenilenmesi, eksiklerinin giderilmesi sağlanmıştır. Bu değişikliklerin ve düzenlemelerin gerek kamu personeli açısından gerekse kamu kurum ve kuruluşları açısından olumsuz bir durum yaratması söz konusu değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder